Hamas, İsrail’le ateşkes görüşmelerinde nasıl bir taktik izliyor?
Adnan Al-Bursh
BBC Arapça Servisi
Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas), ateşkes görüşmeleri sırasında İsrail’e baskı yapmak için çeşitli müzakere taktikleri benimsiyor. Hamas, İsrail’in ve arabulucuların ateşkes teklifi üzerinde daha fazla değişiklik yapmasını amaçlıyor.
İsrail, Gazze’deki açık sahada üstünlüğünü güçlendirmeye çalışırken, liderlerine defalarca suikast düzenlenen Hamas “esnek olmayan” bir müzakere yaklaşımını benimsiyor.
Hamas, resmi Telegram kanalı üzerinden yaptığı açıklamada, “[ABD Başkanı Joe] Biden’ın 31 Mayıs’taki ateşkes önerisine, arabulucular Katar ve Mısır’ın 6 Mayıs’ta ortaya koyduğu çerçeveye ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2735 sayılı kararına dayalı bir plan istediğini” duyurdu.
Pazar günü yayımlanan Hamas bildirisinde, “arabulucuların, işgalin saldırganlığını örtbas edecek yeni müzakere turları veya teklifler peşinde koşmak yerine, 6 Mayıs tarihli öneriyi uygulamaları gerektiği” belirtildi.
Hamas; ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve diğer ülkeler tarafından “terör örgütü” görülüyor.
2006’dan bu yana Gazze’de kontrolü elinde bulunduran Hamas müzakerelerde; İsrail güçlerinin Gazze’deki şehirlerden çekilmesi, Gazze’nin kuzeyinde yaşayanların kimlik kontrolü olmadan geri dönmesi ve bazı Filistinli mahkumların serbest bırakılması gibi temel ilkelerine odaklanıyor.
Hamas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun herhangi bir potansiyel anlaşmayı zorlaştıracak ek koşullar getirmeyi planladığına inanıyor ve bu nedenle son açıklamalarında arabulucuları, yeni görüşmelere başlamak yerine Biden’ın önerisini uygulamaya yönelik bir plan sunmaya teşvik etti.
Netanyahu’nun ofisinden Salı günü yapılan açıklamada, İsrail’in Hamas’la görüşmelerde yeni taleplerde bulunduğu ve bunların “gerekli olduğu” yönündeki haberleri yalanladı.
Gözlemciler, Hamas’ın yaklaşan müzakere turuna ilişkin tutumunu “kasıtlı olarak gizemli” olarak tanımladı ancak Batı medyası, Hamas’ın Mısırlı ve Katarlı arabulucularla dolaylı müzakere turuna katılacağını doğruladı.
Hamas heyetleri genellikle ateşkes görüşmelerine katılmıyor ancak görüşmelerin yapıldığı yerlere gelerek Mısır ve Katar üzerinden mesaj alışverişinde bulunmaya alışkınlar.
Hamas, arabuluculardan, yeni diyaloglara girmek yerine; daha önce teklif edilen, 2 Temmuz’da üzerinde anlaşılan ve BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan “Biden Planı”nı uygulamaya yönelik net bir takvim ve plan hazırlamalarını istedi.
ABD Başkanı Joe Biden, Mayıs ayı sonunda Gazze’de süren savaşı sona erdirmek için üç aşamalı bir plan önermişti.
Planın 6 haftalık ilk aşaması kapsamlı bir ateşkesi, İsrail güçlerinin Gazze’de nüfusun yoğun olduğu bölgelerden çekilmesini, bölgede mahkumların serbest bırakılmasını ve tüm Gazzelilerin evlerine dönmesini öngörüyor.
İkinci aşama, erkek askerler de dahil Hamas’ın elindeki tüm rehinlerin serbest bırakılmasını ve İsrail kuvvetlerinin Gazze’den çekilmesini içeriyor. Her iki taraf da yükümlülüklerini yerine getirirse, geçici ateşkes sonunda “düşmanlıklar kalıcı olarak son bulacak”.
Üçüncü aşama ise Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını ve öldürülen İsrailli rehinelerin cesetlerinin iadesini öngörüyor.
Biden, son TV röportajında, başkanlığı sona ermeden Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının “mümkün” olacağını söylemiş, kendisinin ve ekibinin ateşkesi için çalıştığını da eklemişti.
Hamas ne yapacak?
Analistler, Hamas’ın yeni müzakerelere katılıp katılmayacağı konusunda farklı görüşlere sahip.
Bazıları Hamas’ın isteksizliğini, görüşmeleri engellemekten çok müzakere aşamasından uygulama aşamasına geçmeye yönelik stratejik bir hamle olarak görüyor.
Diğer bazı analistlere göre ise Hamas, yeni müzakerelere başlamadan önce, İsrail’in önceki anlaşmalardan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesini istiyor.
Mısır’ın başkenti Kahire’de yaşayan Filistinli yazar ve siyasi analist Hussam Al-Dajani, Hamas’ın arabuluculardan, ateşkes planını uygulamaya başlamak için daha önce üzerinde mutabakata varılan takvime uyulmasını istediğini söylüyor.
Al-Dajani, Hamas’ın “aktif olmayan katılım” eğiliminin, “engellemeye değil, müzakere mekanizmasını değiştirmeye ve müzakere uğruna müzakereye değil, uygulama aşamasına geçme arzusuna dayandığı” görüşünde.
Yine Kahire’de yaşayan, Gazze’deki El Ezher Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü Muhaymer Ebu Saada da Hamas’ın amacının, 2 Temmuz’da mutabakata varılan anlaşmaya uymak olduğunu, yani bu yönde bir anlaşmaya varıldığını söylüyor.
Yani Ebu Saada’ya göre Hamas, İsrail’in, Biden’ın teklifinde yer alan konulara ilişkin taahhütte bulunmasını istiyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin 2735 sayılı kararı, savaşın durdurulmasını, İsrail’in Gazze’den çekilmesini, bölgenin yeniden inşasını ve yapılanmasını öngörüyor.
Ebu Saada, “Hamas, Netanyahu’nun labirentlerine girmek istemiyor” diyor ve ekliyor:
“Netanyahu ise Gazze ve Mısır arasında sınırdaki Philadelphia Koridoru’nda kalmakta,Gazze Şeridi’nin kuzeyine dönen bölge sakinlerini arayıp muayene etmekte, anlaşma kapsamında serbest bırakılacak mahkumları sınır dışı etmekte ısrar ediyor.”
Philadelphia Koridoru, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır boyunca yer alan, 14 km uzunluğunda dar bir kara şeridi. Hamas ve Mısır, İsrail’in bu sınır koridorundan çekilmesini talep ediyor ancak Netanyahu ısrarla, İsrail askerlerinin bölgeyi kontrol etmeye devam edeceğini vurguluyor.
Hamas rehineleri öldürmeye mi başladı?
Hamas’ın askeri kanadı Pazartesi günü yaptığı açıklamada, iki gardiyanın Gazze’de tutulan bir İsrailli erkek rehineyi vurarak öldürdüğünü, iki kadın rehineyi de ağır yaraladığını duyurdu.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise “Hamas’ın iddialarını çürütmemize veya doğrulamamıza olanak sağlayacak herhangi bir istihbarat bilgisine sahip değiliz” denildi.
El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, iki ayrı silahlı saldırı düzenlendiğini ve “yaralıların hayatlarının kurtarılması için girişimlerde bulunulduğunu” söyledi.
Olayın nedenin “İsrail’in Filistinlileri katletmesi” olduğunu savunan Ebu Ubeyde, Hamas’ın saldırıları araştırmak için bir komite kurduğunu belirtti.
Hamas, Gazze’de devam eden savaş sırasında gardiyanlarının rehineleri öldürdüğünü ilk kez açıklıyor.
Daha önce rehinelerin, İsrail’in hava saldırılarında öldüğü duyurulmuştu.
İsrail ise geçmişte, Hamas’ın rehinelerin ölümüyle ilgili açıklamalarını “psikolojik savaş olarak” nitelendirmişti.
BBC’ye konuşan bazı gözlemciler, Hamas’ın bir rehinenin öldürülmesiyle ilgili son açıklamalarının ve ateşkes görüşmeleri davetine verilen yanıtın, özellikle Yahya Sinvar’ın yönetimi devralmasından sonra müzakere sürecini yönetme taktiklerinin bir parçası olduğuna inanıyor.
Sinvar, 31 Temmuz’da İran’ın başkenti Tahran’da suikast sonucu öldürülen İsmail Haniye’nin yerine Hamas’ın siyasi lideri olmuştu.
Gazze’de yaşayan yazar ve siyasi analist Şarhabil al-Gharib, beklentilerin Hamas’ın müzakere pozisyonlarında daha aşırı ve radikal bir yaklaşım benimsemesi yönünde olduğunu söylüyor.
Al-Gharib, Hamas’ın politikasındaki değişikliğin zamanlamasını doğru buluyor, bunun “İsrail üzerinde bir baskı unsuru oluşturabileceğine ve belki de arabulucuları mevcut müzakere sürecinde yeni bir yol izlemeye teşvik edebileceğine” inanıyor.
Netanyahu’nun ofisinden Salı günü yapılan açıklamada ise İsrail Başbakanı’nın pozisyonunu değiştirdiği yönündeki iddialar reddedildi. Açıklamada hem Netanyahu’nun yeni koşullar getirmediği ve Mayıs ayındaki önerisiyle çelişmediği vurgulandı, hem de Hamas isteklerine “gerçekçi olmayan talepler eklemekle” suçlandı.
İran’ın yanıtı ve Hamas’ın konumu
İran, İsrail’i, kendi topraklarında İsmail Haniye’ye düzenlenen suikastın sorumlusu olmakla suçluyor. İran’ın İsrail’e vermesi beklenen yanıtla ilgili olarak son dönemde birçok yorum yapılıyor.
Peki Hamas’ın son tutumunun İran’ın olası yanıtıyla ilgisi var mı? Ve Hamas İran’a, İsrail’e askeri yanıt vermesi için zaman mı tanımak istiyor?
Al-Gharib, “Müzakerelerin gidişatının ve anlaşmanın, İran’dan beklenen yanıt açısından olup bitenlerden farklı olduğuna inanıyorum ve bu, Haniye suikastına ilişkin Tahran’ın açıkladığı net bir pozisyondur” diyor ve ekliyor:
“Hamas, direniş ekseninin tarafları ( Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler ve Irak’ta milisleri de kapsayan İran destekli bir ittifak) ve İran arasında, her konuda bir koordinasyon olduğuna inanıyorum. Tahran’daki Haniye suikastı sonrası bu işbirliği daha da güçlendi. Suikast, Tahran açısından, dünya nezdindeki imajı için büyük bir utanç. Bu durum, bölgede yaşananlar ve İsrail ile savaş, İran’ı, Hizbullah’la eşgüdüm içinde İran’a yanıt vermeye zorluyor.”
İsrail, Tahran’daki Haniye suikastının sorumluluğunu üstlenmedi ancak Hamas ve İran, operasyonun arkasında İsrail’in olduğunu söylüyor.
Al-Gharib’e göre Hamas, Gazze’deki savaşı sona erdirme ve kendi deyimiyle “Filistin halkının maruz kaldığı katliam ve soykırım serisini durdurmakta” kararlı.
Hamas’ın tutumundan, müzakere sürecinde ilerleme olasılığı konusunda iyimser olduğu anlaşılmıyor. Gözlemcilere göre bu, Hamas’ın müzakerelerden günler önce açıklama yapmasıyla açıkça görülüyor. Böylece arabuluculara, planlanan tarihe kadar masada ne olduğuna karar vermeleri için zaman verilmesi amaçlanıyordu.
İsrailliler, Hamas’ın tutumunun, arabuluculara ve İsrail’e, teklifteki son taleplerden vazgeçmeleri yönünde baskı yapma girişimi olduğuna inanıyor. Hamas ise herhangi bir ek tavizi reddettiğini doğruluyor.