Akbelen’de Ağaçların Kesilmesine Direnen Köylülere Muhalefet Milletvekillerinden Destek… Süreyya Öneş Derici:
HABER: EMRE SERCAN IKE – KAMERA: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Muğla Milas ilçesindeki maden sahası için Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmesine direnen köylülere ve çevrecilere muhalefet milletvekilleri de takviye veriyor. CHP Muğla Bölge Milletvekili Süreyya Ones Derici“Hükümete davette bulunduk ama anlaşılamadık, sesimizi duyuramadık. Jandarma defalarca köylülerle, sivil toplum örgütleriyle karşı karşıya geldi. Katliam devam ediyor. Aslında halkımızın sesi. susturulmaya çalışılıyor, çok uzun zamandır yaşadığımız ülkede adaletsizlikten başka bir şey yok, sadece ‘Kadınlarınızın sesini keseceğiz, gazetecilerinizi durduracağız, her şeyi susturacağız’ diyorlar. Ama susturulmamak için direniyoruz” dedi.
Muğla Akbelen Ormanı’nda 4 gündür devam eden ağaç kesimine köylülerin ve çevrecilerin direnişi sürüyor. CHP Muğla Bölge Milletvekili Süreyya Ones Derici, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ve CHP 26. Dönem Muğla Milletvekili Akın Üstündağ ANKA HaberlerAjansıyla görüştü.
“KESMELER DEVAM EDİYOR. AĞAÇLARIMIZI KESİYORLAR. GERÇEKTE HALKIMIZIN SESİNİ ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR. BİZ CHP OLARAK SESİMİZİN ÇIKMAMASI İÇİN BURADAYIZ”
CHP Muğla Milletvekili Süreyya Ones Derici, söz konusu:
“Direniş aslında iki yıldır sürüyor ama son ağaç kesimi 5.45’lik prestijle dört gün önce başladı. Her zamanki gibi tüm sivil toplum kuruluşları, köylüler, CHP, diğer muhalefet partileri, temsilcileri hepsi burada. .Devlet çağırdık anlaşılamadık sesimizi duyuramadık jandarma defalarca köylülerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla karşılaştı kesim devam ediyor ağaçlarımızı kestiler hatta ses geldi halkımız susturulmaya çalışılıyor.Uzun zamandır yaşadığımız ülkedeki adaletsizlikten farkı yok.Sadece ‘Ağaçlarınızı kesiyoruz, kadınlarınızın sesini kesiyoruz’ diyorlar. gazeteciler.
“BU MADEN ÇALIŞMA BÖLGESİNDE DOĞA TAMAMEN KESİLMEKTE, İNSANLARIN GEÇİM KAYNAKLARI DA KISITLANMAKTADIR”
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca da şöyle konuştu:
“Bu maden şirketleri bölge genelinde büyük bir doğal katliam gerçekleştirdi, yıllar içinde bu doğa katliamı yapıldı. Şimdi gözleri İkizköy’deki Akbelen Ormanlarında. Bu bölgede doğa tamamen yok edilirken bu maden sahasında, insanların geçim kaynakları da yok oluyor ve bu hem ekolojik bir felakete hem de önemli bir ekonomik felakete neden oluyor.Burada insanlar çok uzun saatler, günde 12 saat taban fiyata yaklaşmayan rakamlarla maden işçisi haline getiriliyor. bu ekonomik felaket
“EKOLOJİK BİR TAHRİBİZ AMA BÖLGE HALKININ YAŞAM KAYNAKLARINDAN DIŞLANMIŞ OLDUĞU DEMEKTİR”
Bu doğal katliam ekolojik bir yıkım olmakla birlikte bölge halkının geçim kaynaklarından yoksun bırakılması ve buradan sürgün edilmesi anlamına da gelmektedir. Bu sınır boyunca yürüdüğünüzde bir gerçek var ki, bir anda 9 köyü kapsayan maden sahasındaki büyük tahribat, çevre köylerin bölge genelinde su kaynaklarından mahrum kalmasına neden olmuş, verimsizlik sorunu nedeniyle onları yoksulluğa itmiştir. doğanın tahribi nedeniyle. Burada şirket, maden işçisine dönüşen köylüleri aynı zamanda doğasını ve ormanını koruyan köylülerle fakirleştirerek onlardan kurtulmaya çalışıyor.
“Sendika bürokrasisinin işçileri patronların arkasında dizilmeye zorladığı bir tablo var”
Burada ne yazık ki sendika bürokrasisi işçi ve köylüler değil; Şirketin arkasında saf tuttuğu ve çalışanlarının buradaki doğal tahribat durursa ekmeklerini kaybedeceklerini ve işsizlikle karşı karşıya kalacaklarını söyleyerek onları işverenlerin arkasında saf tutmaya zorladığı bir tablo var. İşte tam da bu yüzden bugün termik santral önünde maden işçilerine bir davet yaptık. ‘Doğanın bu şekilde yok edilmesi demek, sizi zaten köyünüzdeki toprağınızdan çıkaran, aslında o verimli topraklardan çıkarıp sizi bu korkunç koşullarda işçiye çeviren patronların sizi de ön saflara çıkarıp karşı karşıya getirmeleri’ dedik. insanlar. İşçinin tarafı şirketin tarafı değil. Sizi sömüren şirketlerle değil. Burada ‘doğasına ve toprağına sahip çıkan köylülerle’ dedik.
“BURADA ÖNEMLİ BİR YASA İLE GİRDİLER”
Uzun yıllardır burada çok çaba harcanıyor. İkizköy halkı, çevre köy halkı, doğa savunucuları gerçekten de canlarını dişleriyle, tırnaklarıyla ortaya koyuyorlar. Nedense seçimlerden sonra çok kısa bir süre sonra Limak keskin dişlerini daha çok göstermeye başladı. Limak neye güveniyor? Kime güveniyor? Burada tüm yasal süreçler köylülerin lehine karar vermişken, burada bu yasal süreçlerde ortaya çıkan tablo buradaki doğal tahribatın sadece bölge için değil ülke genelindeki kayıplarını ortaya koyarken, fesih yapan işverenler hukuk, mahkeme kararlarını hiç tanımayan, devlet bürokrasisine güvenen, büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyadır. buradalar.
“HIZAR’IN SESİYLE İNSANLARIN GERÇEKTEN NASIL GÖZYAŞLARINA DÖKÜLDÜĞÜNÜ İZLEDİK”
Sabahın ilk saatinden itibaren buradaydık. Ayrıca bıçkıhanelerin o sesleriyle insanların nasıl gözyaşlarına boğulduğunu da gördük. Burada büyük bir öfke var ve bu öfke de bir davete dönüşmüş durumda. Tüm muhalefet milletvekillerine sesleniyorum ve ikizköylülerle sohbet ederken bize ilettikleri talebi paylaşmak istiyorum. Bilhassa muhalefet milletvekillerine burada olmaları, İkizköylülerle ve doğa savunucularıyla birlikte olmaları için bir davetleri var. TBMM’de yıkım yasaları çıkarken, doğa talanına zemin hazırlayan yasalar Meclis’te çıkarken el kaldırmadıysanız, aynı zamanda buradaki insanları da korumak zorundasınız.
“ÜLKE BÜYÜK YIKIMLARLA KARŞIYAŞIYOR, ÜLKEYİN HER YERİNDE KÖYLÜLER VAR”
İnsanların buraya gelmemesi için fırsatlar olabilir ama bulunduğumuz her yerde, bu ülkenin her yerindeki bu maden şirketleri yüzünden büyük bir yıkımla karşı karşıya olan köylüler var. Oy Bu, bölgedeki köylülerin yaşadıklarını ve sözlerini Akbelen’in sesi, sözü ve talepleriyle birleştirme sorumluluğu taşıyan muhalefet milletvekillerinin, İkizköy halkının talebidir. Bu talebimi sizlerin aracılığı ile buradan muhalefet milletvekillerine duyurmak istiyorum.”
“94 YAŞINDAKİ VATANDAŞIMIZIN, BİR TEYZENİN VE BANANIN BAŞINA ÇOK ÖNEMLİ BİR SÜRÜ OLDU”
Eski CHP Muğla Milletvekili Akın Üstündağ, yaşananları şöyle anlattı:
“Aslında burası özellikle Milas havzası ve Bodrum havzası için çok değerli bir yer. Buranın su kaynakları Bodrum’u besleyen bir su kaynağı. Termal enerji için soğutma suyu için yapılmış bir baraj var. O barajdan gelen sular ve Çamköy havzası dediğimiz bu bölgedeki sular Bodrum’u besliyor bu açıdan çok değerli bir nokta.Buraya giderseniz ileride Çamköy solumuzda Karahisar var. çok geniş bir alandır.Akbelen Ormanları dediğimizde bu yayılmayı önleyecek bir alandır.Yaklaşık 180 dönümlük bir orman alanıdır.Zeytin içerir.Ayrıca ağaçlı ve ağaçlıklı yerler de vardır. Vatandaşlar için.Bu noktada İkizköy halkı özellikle köyün kamulaştırılmasından sonra buranın elden gitmemesi için büyük çaba harcıyor.Biz 4 yıldır bu işin içindeyiz.Onlar bu işi nöbet tutuyorlar. İki yıl boyunca bölgeyi elbette bir yere kadar koruduk. Aktif olmanın yanı sıra yasal işlem de yapılıyor. Daha önce yürütmeyi durdurma kararı vardı ama maalesef bu yürütmeyi durdurmayı kaldırdılar. Arkadaşlarımız prestij ile dün yeni bir dava açtı. İzmir adliye mahkemesinde olan bir önceki belgeyi geri getirdiler. O belge şimdi yargıçların önünde. Muğla İdare Mahkemesi’nde avukatım ve zamanımızın Anayasa Komisyonu üyesiyim; Bir an önce o belgeyi inceleyin ve mutlaka yürütmeyi durdurma kararı alın. Burada askeri vatandaşla karşı karşıya getirmeyin. Köylülerimizi polisle karşı karşıya getirmeyin. Dün yine buradaydık. ve burada çok önemli bir çatışma yaşandı. Biber gazı, tomaslarda su ve patlayıcı maddelerle köylülerimize çok önemli bir saldırı düzenlendi. 94 yaşındaki bir vatandaşa, teyzemize, anneannemize çok önemli bir saldırı oldu. Bunlar mahkeme kararıyla engellenebilir. Çünkü artık bunu biliyoruz. Biz burada önlem alıyoruz ama onlar bize her şekilde saldırıyor, engel oluyorlar.
“VATANDAŞLARIMIZA BUNU BIRAKMAYIN, BURAYA GELİP DESTEK ALSINLAR. BURADA KENDİMİZ İÇİN HİÇBİR ŞEY İSTEMİYORUZ, KÖYLÜMÜZ, GELECEĞİMİZ, ORMANLARIMIZ VE SU HAVLANLARIMIZ İÇİN KESİNLİKLE BU ENGELİ YAPMALIYIZ”
Aslında anayasadan gelen gücümüzü kullanıyoruz, ormanları korumaya çalışıyoruz. Dün Bodrum Belediye Başkanı buradaydı, saat 9’dan 12’ye, üç saat sonra bela geldi. Neden? Her yerde çevirmeler var. Gördüğünüz gibi yine buradayız, çalışmalarımıza devam edeceğiz ve herkesten destek istiyoruz. Burası giderse Bodrum masraf olur, su havzalarımız tüketim olur, kuşlarımız masraf olur, balıklarımız tüketim olur. Bakın ileride Suçikan diye bir bölge vardı. O nehir kurudu. Onu besleyen Hamzabey çayı var. İçinde daha fazla su yok. Burası giderse Dalyan dediğimiz havalimanının bulunduğu bölgede kurur. Bunların hepsi ardışık olarak devam eden bir süreçtir. Bu yüzden burayı beş kişilik çeteye teslim etmemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bunu yapmaya devam edeceğiz. Dün Genel Başkan Yardımcımız Semra Dinçer vardı. Milletvekillerimiz vardı. CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici burada. Burada yine burada sosyal uyum, operasyonel birlik yaratmaya çalışıyoruz. Araçların yanından geçmiyorlar. Birçok insan buraya yürüyerek girmek zorunda kalıyor. Daha önceki dönemde Muğla milletvekili olduğumu söylememe rağmen GBT araştırmamı bile yapmaya kalktılar. Bunu çok zorlaştırıyorlar. Vatandaşlarımız bunlardan korkmasınlar buraya gelsinler destek olsunlar. Burada kendimiz için bir şey istemiyoruz. Çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.